Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, beklenen İstanbul depremi için bu kez konum vererek uyardı. Avrupa Yakası’nı işaret eden Görür, “Marmara Denizi’nden kıyıdan başlayarak ilk 10 kilometrelik bir şerit düşün. Orada çok daha fazla sıkıntı olacak. Çünkü depremin şiddeti genellikle Haliç’ten Silivri’ye kadar 9 şiddetini bulacak. 9 şiddetinde bir depremin etkisi altında kalmak şu demek: Çok iyi yapılmış binalar bile ciddi hasarlar alabilir” ifadelerini kullandı.
Sözcü’den İpek Özbey’e konuşan Görür, İstanbul’da deprem olma olasılığının yüzde 47 olduğunu belirten açıklamaları üzerine, “Jeolojide hemen her şey olasılık yüzdesiyle konuşulur. Dünyanın bütün davranış şeklini biz tam olarak söyleyemiyoruz, matematik gibi değil. Hep ‘olabilir’ demek lazım. Olmayabilir de çünkü, yarın olmaz, üç gün sonra olur. Dünya insanın düşündüğü gibi davranmıyor” dedi.
‘REVİZE SONUCU OLASILIK YÜZDE 47’YE İNDİ’
Parsons’un 2000 yılında yaptığı çalışmalara dikkat çeken Görür, “O çalışmayı yaparken jeolojik dönem depremlerini incelediler. Fayda stres birikimini incelediler. Stres transferi hesabına göre sonuçlarına göre 1999’dan sonra 30 yıl içinde deprem olma olasılığı yüzde 64. Bu çok büyük bir olasılık. Bu sene Parsons bunu revize etti, ABD’den bize seslendi. “Yaptığım revize sonucu bu olasılık yüzde 47’ye indi” dedi.
Görür’ün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
İSTANBUL’UN YAPI STOĞU NASIL?
“Asya yapısının jeolojik yapısı eski, dolayısıyla çok daha sertleşmiş kayalardan meydana geliyor. Avrupa yakasında daha genç. Eski peynir ile taze peynir gibi düşün. Avrupa yakasında senin bina yaptığın yer genç çökerlerden meydana geliyor. Yeterince kaya niteliği yok. Kumlu, içinde su olan zayıf kayalar. Avrupa bu durumda. Asya ise tam aksi kaya. Bu, depremde yapı stokunu ve deprem dayanıklılığını çok etkiliyor.”
EN ÇOK HANGİ İLÇELER ETKİLENECEK?
“Özellikle Avrupa yakasında yer alan bölgeler Haliç’ten tutun Silivri’ye kadar olan alan, denize yakın olan kesimler Bakırköy, Zeytinburnu gibi, buralar depremden daha ciddi etkilenecek.”
NE YAPMAK GEREKİYOR?
“Bu coğrafyada deprem kalıcı. 14 milyon seneden beri bu depremler devam ediyor. Depremleri durduramayacağımıza, her depremde binlerce insanı toprağa gömemeyeceğimize göre depreme dayanıklı hale getirmemiz gerekiyor. Bu ülkeyi yönetenlerin hem merkezi hem yerel yöneticiler ciddiye almıyor. Halk talep etse, bununla ilgili planı olmayan partiyi sandığa gömse, Türk milleti mülkün sahibi olarak, “Benim çoluk çocuğumun can güvenliğini sağlamak zorundasın. Ben her depremde on binlerce insanı feda edemem” dese… Hangi parti olursa olsun bu sorunu halletmesi için zorlamamız lazım. Bu milletin artık akıllı olması lazım. Korkacağına, domates fiyatı üzerine o kadar duracağına evladın için, ülkenin geleceği için diren…”